25 Mart 2013 Pazartesi

Herkesin konuştuğu konu: AŞK


               
  Herkes bir şekilde hayatının bir kısmında illaki aşk konusuna değinmiştir.Herkes farklı bir biçimde tanımlamıştır bu mükemmel duyguyu.Batı’da dayanamamış aşk üzerine bir tanım yapmış kendince..Onlara göre aşkın dört çeşidi varmış:

1.Libido:Bu bildiğimiz seks veya şehvet
2.Eros: Buu aşkın yaratmaya ve üretmeye dönük ve daha yüksek, derin biçimi.
3.Philia: Daha dostane, kardeşçe sevme biçimi.
4.Agape: Karşılıksız, adanmış, menfaatsiz sevgi..

   İyi güzel tanımlamışlar fakat kusursuz aşk bunların hepsini harmanlayabilirsen olur.

   Herkes aşk konusunda tanımlamalar yapmış, şimdi sıra bende.Bence aşk herkesin söylediği gibi O’nu görünce heyecanlanmalar, nefes kesilmeler falan değil.Tamam, yukarıdakileri kabul ediyorum anca bu tanımlama eksik kalır.

   Bana göre aşk, O’nun yanında kendini iyi hissetmek, O’nda kendini bulmaktır.O’nunla eğlenip, O’nunla dertlenebilmektir. O’nun yanında güvende olmaktır, huzur bulmaktır.Hayatı O’nunla yaşamaya değer bulmaktır.

   Daha fazla uzatmaya gerek yok..Kısacası aşk; sendir sevgilim..

17 Mart 2013 Pazar

Ananeme..

Bize elveda demenin ardindan bu gün tam iki ay gecti. Sen gittikten sonraki bu iki ay benim için o kadar zordu ki bilemezsin..Son sınavıma girmiştim, öbür gün seni görmeye gelicektim ben.Ancak öyle olamadı, erkenden seni toprağa gömülmeden önce görebilmek için geldim Yalova'ya.


Ne hayallerimiz vardı.. Sen hastaneden çıkıcaktın, yazın pikniklere gidicektik, gezicektik..Şimdi ise sadece hayallerin var.Sanki ben ağlarken yanıma geliceksin kuzucuğum ağlama diyerek beni avutucaksın. Hele o seni son görüşüm...Bana arkamdan gözlerin dolu dolu el sallayışın sanki bunun son oluğunu bilirmişsin gibi..Hiç aklımdan çıkmıyor, bilseydim son olduğunu gitmezdim yanından son ana kadar yanında durur doya doya bakardım sana..



Sen gittikten sonra bol bol uyumaya basladım ruyalarımda seni gorürüm diye.Gördüğümde içimdeki sıcaklık paha biçilemez bir şey ama uyandığımda -gerçekliğe döndüğümde- sevincim kursağımda kalıyor.. 



Senin ölümünden bile bir şeyler öğrendim ben.Ölümlü dünyada olduğum gerçeğine vardım. Kendimden ve sevdiklerimden başka değerli hiçbir şeyin olmadığını, hiçbir sey için kendimizi üzmememiz gerektigini, herşeyin aslında bir yalan bir oyun olduğunu öğrendim.



Yaşarken bilseydim senin değerini. Seni çok sevdiğimi söyleseydim kızıp bağırmak yerine bana ne kadar iyi baktığını bile bile bunları yapmasaydım.Hala inanamıyorum senin olmadığına ve bu ben yok olana kadar da devam edicek.


8 Mart 2013 Cuma

Çocuk Olmak




                                               ÇOCUK OLMAK

    Çocuk olmak vardı şimdi...Zaman sanki bize inat hızla ilerledi. Çocukluğumuzu, saflığımızı, heyecanımızı elimizden aldı.

    Çocuk olmak vardı şimdi...Dertsiz, tasasız yaşamak.En büyük dert oyunun ortasında annenin eve çağırması olurdu.Ahh tabii bir de okul var.Ama çocukluk işte arkadaşlarla okulda güzelleştirilirdi. O minicik tenefüste tüm enerji atılır, bir sürü oyunlar oynanırdı.Ya en büyük acının düştüğünde çarptığın dizin olması..

   Çocuk olmak vardı şimdi...İlkleri yaşamanın sevinci, heyecanı...Yeni duygularla tanışmak..Ne olduğunu bilmeyerek durmadan onu görmek istemeler, onla vakit geçirmeler, midendeki kelebeklenmeler..O zaman anlaşılmaz belki ama sonra anlarsın ilk aşkın olduğunu..

   Çocuk olmak vardı şimdi...Hafta sonu bol bol çizgi film ve oyun demekti. Hele bir de kardeş varsa tamamdır.Bazen minik tartışmalar olur iki kardeş arasında ancak en iyi oyun arkadaşı o kardeşimizdir.O kardeş bazen dosttan öte, bazen azılı düşman bazense ödevlerini yaptırdığın kişi olur.

   Çocuk olmak vardı şimdi...Yılbaşları, doğum günleri, bayramlar geldiğinde yataktan büyük bir beklenti ve heyecan ile uyanmak..Bayram o zaman bayramdı,yılbaşları o zaman yılbaşı...

    Çocuk olmak vardı şimdi...İstediğin kadar şımarmak, istediğini yaptırtmak.Evin en miniği olduğundan çok değerli olmak..İstediğin zaman annene puding yaptırıp yemenin en büyük keyif olması..

   Çocuk olmak vardı şimdi...Büyüklüğü özenmek vardı.Kız çocuğu isniz annelerin topuklu ayakkabıları giyinir, makyajlar yapılır.Erkek iseniz kravatlar denenir, tavırlar sertleşirdi.
   Hepimiz yaşamışızdır bu zamanları, bu hisleri..Hele o büyüme isteği ne kadar da baskındır.Ancak bilemezdik ki hayatın bu kadar zor olduğunu, tüm güzellikleri yutup götürdüğünü yerine karmaşa koyduğunu..İşte bu nedenlerle çocuk olmak vardı şimdi.

5 Mart 2013 Salı

Farklı Yaşamlar İçinde Renkli Dünyalar

   



   Biz insanlar hayallerimiz olmadan yaşayabilir miyiz acaba?Hani şu başımızı yastığa koyduğumuzda daldığımız dünyayı diyorum.O dünya olmadan uyuyabilir miyiz?Neşe saçarak uyanabilir miyiz?

  Hayallerimizdeki ev, hayallerimizdeki iş, hayalimizdeki eş..Hayallerimize kavuştuktan sonra bu hayallerimizin yerini hep başka hayaller doldurur.Bazen doyumsuz muyum diye düşünürsünüz ama hayır değilsiniz, değiliz.O hayallerimiz olmasa ne yapardık serseri mayın misali etrafta dolaşmaktan başka.Hiçbir yükselme,güzelleşme olmadan..

  Hayallerimiz bazen hedeflerimiz olur.Onlara ulaştıkça hayallerimiz daha da büyür.Küçükken bir oyuncak ister onun hayali ile yatıp kalkarız.Büyüdüğümüzde sadece istek değişir.Yine aynı heyecan ve şevkle isteriz.Belki isteğimiz şimdi bir araba olur veya bir ev..

  Yani William Shakespear’in de dediği gibi “Önce hayaller ölür, sonra insanlar.”